28 Ağustos 2011 Pazar

Anlamı Varsa Güzel..


Hayat kısa.
Bütün yollar uzun.
Herkes köşeli.
Dünya yuvarlak. (bkz. Ay tutulmasının gölgesi)
Varılacak yer yok.
Sadece yolculuk var.
Kelimelerin içi boş, dışı süslü.
Sadece gözler ve davranışlar gerçek.
Bazı çiçekler pembe, bazlıları beyaz, bazıları dikenli.
Herkes bir yerinde güzel.
Herkes her şeyi yapmaya muktedir.
Ağaçlar sonbahara aşık.
Herkesin tamamen soyunabileceği birine ihtiyacı var.
Herkesin bir ara her şeyini soymaya ihtiyacı var.
Dışarısı soğuk.
Kadınlarla erkekler benzemez.
Herkeste ortak olan, farklı olandan çok.
Sokakta aklına bir şey gelince gülenler, aşık.
Bir erkeğe, bir kadına, bir hayvana ya da bir çocuğa.
Canlılarla sarılı değilsen, hayatın kurak.
Affetmek ve kabul etmek birbirine benzer.
Her şeye başka bir şekilde yeniden bakılabilir.
Her gün teşekkür etmek iyidir.
Her gün şükretmek iyidir.
Her gün en azından birini ya da bir şeyi biraz daha sevmek iyidir.
Koşmasan da olur.
Yürümek insana hep bir sonrası olduğunu hatırlatır.
Bir yerden gidilmez, hiçbir şey bitmez.
Düşündüğün şeyler sana şekil verir.
Bazen sopa gibi olursun, bazen ay çöreği, bazen sabun gibi köpüklü.
Ne düşünüyorsan öyle.
Herkes her şeyi hisseder.
Bulaşık yıkamak ve yemek yapmak anne.
Aile en sağlam sığınak.
Belli bir yaştan sonra herkesin yüzü üzgün.
Alışkanlıkları terk etmek alışılmadık.
Delilik yaygın.
Bazı şarkılar kalbi ikiye ayırabilir.
Altı ay sonra ölecek olsan nasıl yaşardın?
Tek soru var o da bu.
İnsan gelecekkolik.
Gelecek daha gelmemiş bir şimdi.
Geçmiş olmuş bitmiş şimdiler.
Asansörde yanındakilerle konuş.
Konuşmamak ruhu kısar.
’Off’ diye bağır, ’hey’ diye bağır, ’aaaa’ diye bağır.
Yüksek sesler çıkarmak, coşkulu şeyleri yanına çağırır.
Ne yöne saparsan sap, virajlı.
Hayat anlar gibi olunamayan şey.
Paylaşmaktan başka şansın yok.
Hayatındaki her şeyi serbest bırak.
Yerçekimine güven.
Sayıklamak serbest.
’Sen yeter ki sev’.
                                                                                                   

Dünyanın en büyük yelkenlisi Amerigo Vespucci (Fotoğraflar Orhan Mutlu)






















11 Ağustos 2011 Perşembe

İstanbul Geometrisi..

İstanbul bir yükselmedir.Minareleri onu yukarı çeker.Uhrevi bir sesleniş, yakarış ve bakışla İstanbul yükselir.
İstanbul bir çukurdur.Gökdelenleri onu dünyevi hesaplarla batırır. çıkarır, bir daha batırır.İstanbul ticaretle batar, alçalır.İstanbul bir uzmandır.Deniz onu uzatır, o denize uzanır.
İstanbul uzun bir şehirdir.Coğrafyası ve tarihiyle İstanbul kısa bir şehirdir.Bir kısalmadır.Şimdiki zamanın acımasız hançeriyle vurulur.,bıçağıyla yarılır.Bir günü bir gününe benzemez.Yıkıcı bir kısalıktır İstanbul'unki.
İstanbul bir kavuşmadır.Bir kavuşma isteği.Bitimsiz hasret.Haydarpaşa,sirkeci,limanlar,iskeleler,iki yakada iki yakasını bir araya getiremeyenler.
İstanbul bir yarılmadır,bir ayrışma.Yoksulluk,farklılık,düşmanlık.Her semtinde ayrı hayat.Kimse kimseye değmez.Kimse kimsenin derdinden anlamaz,dinlemez.
İstanbul bir parlamadır.Gözü kapatıp açma.Kamaşma.Yansıma.Camlardan,sudan.
İstanbul bir kararmadır.Umudun kararması göz açıp kapatıncaya kadar.Camlarda,suda karanlık.İçimizde.İstanbulluların içinde.İstanbul bir sislenmedir.Her halükarda.
İstanbul sudur.Herkesin hikayesi ayrıdır.Su alıp götürür.Boğaz'ın suları İstanbul hayatları taşır.İstanbul dertleri ummanına döken şehirdir.
İstanbul kandır.Tarlabaşı,Dolapdere,Laleli,İkitelli'de küçük kızlar pazarı. Sinyalcileri ezer lüks otomobilleri.İstanbul en acımasız şehirlerdendir dünyanın.Uzaktan ama çok güzel görünür.
İstanbul bir kristaldir.Yekpare ama her yüzeyi ayrı renk.Yanar döner.Işığa tutunca nasıl da parlar.Edebiyatın,sanatın ışığına.
İstanbul çatlak bir vazodur.Yakından bakınca çatlakları,zorakiliği,tutkalı farkedilir.İstanbul zoraki bir şehirdir.Her an dağılacak gibi.İstanbul kendini zor tutan şehirdir.Kendini bir umut tutan.Bir umuda tutunan.
İstanbul taşı,toprağı altın şehir.Bilmeyene.
Bilen bir gün başını taştan taşa vurur.